YURTDIŞI MARKA TESCİLİ
Marka tescili, hangi ülkede yapıldı ise, o ülke sınırları içerisinde geçerlidir. Eğer marka tescil işlemlerini yurtdışında da yapmak istersek ayrı bir başvuru yapılması gereklidir. Uluslararası marka tescil işleminde çeşitli yollar bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi ülkesel marka tescil işlemidir. Markamızı hangi ülkede tescil etmek istiyorsak, menşei ülke vekili ve tescil yapılmak istenen ülkenin bir vekili ile çalışması koşulu ile o ülkenin marka kanunları çerçevesinde başvuru yapılarak işlemler yürütülür. Ancak bu işlem son derece maliyetli ve külfetli bir işlemdir. Bunun yerine ülkemizin de taraf olduğu çeşitli anlaşmalar ile koşulları belirlenen ve dünyanın ticarette gelişmiş ülkelerini de kapsayan tescil sistemleri oluşturulmuştur. Bu sayede başvuru tek bir merkezden yürütüldüğünden hem tescil süreleri kısalmış, hem işlemler kolaylaşmış, hem de maliyet 10 kat azalmıştır.
MADRİD PROTOKOLÜ KAPSAMINDA YURTDIŞI MARKA TESCİLİ
Markaların uluslararası tescili ile ilgili 1 Aralık 1995’te yürürlüğe giren ve 1Nisan 1996’da uygulanmaya başlanan Madrid Anlaşması’na ilişkin Protokol, ülkemizde 01.01.1999 tarihi itibariyle uygulanmaya başlamıştır. Ülkesindeki ofiste, tescilli bir marka veya tescil başvurusunun olduğu firmaların, tek bir başvuru ile protokole taraf birçok ülkede birden uluslararası tescile sahip olmalarını sağlayan bir anlaşmadır.
*AVANTAJI NEDİR ?
Protokol sayesinde markaların, tek bir başvuru yapılarak protokole taraf birden fazla ülkede uluslararası tescili sağlandığı gibi, ülke başına tescil maliyeti, ayrı ayrı tescille kıyaslanamayacak derecede minimuma indirilmiştir.
*MADRİD PROTOKOLUNE TARAF ÜLKELER
Tescil yaptırmayı öngördüğünüz ülkeleri, TARAF ÜLKELER LİSTESİ’nden işaretleyip, göndermeniz halinde, ödenmesi gereken resmi ücretler ve vekillik ücretimiz konusundaki nihai rakamları hesaplayarak tarafınıza ayrıca bildirebiliriz.
*SÜREÇ NASIL İŞLER ?
Menşe ofisin, uluslararası başvuruyu aldığı tarih başvuru tarihidir. Başvuru tarihinden itibaren menşe ofis, uluslararası başvuruyu Uluslararası Büro’ya iletir ve bu tarih aynı zamanda uluslararası tescil tarihi olarak Uluslararası Sicil’e kayıt edilir. Daha sonra Uluslararası Büro, marka korumasının talep edildiği Akit Taraflara bildirimde bulunur. Uluslararası tescilin talep edildiği (belirlenen) her Akit Taraf, uluslararası başvuruyu kendi yasal mevzuatına göre inceleyerek red veya kabul eder. Akit Taraflarca ret bildirim süresi 12 aydır. Ancak Akit Taraf Protokol çerçevesinde bu süreyi 18 aya çıkardığını bildirebilir. Süre limitinin dolmasından sonra Uluslararası Büro’ya gönderilen ret bildirimleri uygunsuz retler olarak değerlendirilip ret olarak kabul edilmez ve markanın ilgili Akit Taraf Ofislerince korunduğu anlaşılır.
*SONRAKİ BELİRLEME
Uluslararası başvurudan veya uluslararası tescilden sonra korumanın uluslararası başvuruda yer almayan Akit Taraflara yayılmasının istenmesidir. Uluslararası başvuruda yer almayan bir Akit Taraf sonradan belirlenerek uluslararası tescile konu olabilir. Sonraki belirleme, uluslararası başvuruda yer almayan diğer ülkelerde de koruma sağlamak amacıyla yapılır.
*ULUSLARARASI TESCİLİN KORUMA SÜRESİ
Uluslararası marka tescili on yıl süreyle korunur. Uluslararası tescil, marka sahibinin talebi üzerine yenileme ücretinin ödenmesi koşuluyla on yıllık süre için yenilenebilir.
Topluluk Markası (CTM)
Marka tescil edildiği ülkede geçerli bulunmaktadır. Yani bir ülkede tescil edilen marka diğer ülkelerde de otomatik olarak geçerli olamaz. Diğer ülkelerde de geçerli olabilmesi için o ülkelerde de marka sahibi tarafından tescil edilmesi gerekmektedir. Bu da oldukça pahalı bir sistemdir.
Avrupa topluluğuna üye ülkeler, bu sisteme çözüm olmak üzere “Topluluk Markasını”nı kabul etmişlerdir. Bu anlaşmanın esas amacı tek bir prosedürle tüm topluluk ülkelerinde geçerli bir marka elde etmektir. Topluluk Marka Hukuku, yeni hazırlanan 556 sayılı KHK ile tam uyumlu olduğundan Türkiye’den yapılan başvurularda herhangi bir uyumsuzluk bulunmamaktadır. Ancak her halükarda Madrid Protokolü çerçevesinde yapılan başvuruya göre çok pahalı bir sistem olmakla birlikte, başvurunun bir ülkede ret edilmesi halinde diğer tüm topluluğa üye ülkelerde de ret edilmesi başlı başına bir olumsuzluktur.